menu
Tatoeba
language
Register Log in
language English
menu
Tatoeba

chevron_right Register

chevron_right Log in

Browse

chevron_right Show random sentence

chevron_right Browse by language

chevron_right Browse by list

chevron_right Browse by tag

chevron_right Browse audio

Community

chevron_right Wall

chevron_right List of all members

chevron_right Languages of members

chevron_right Native speakers

search
clear
swap_horiz
search
DostKaplan {{ icon }} keyboard_arrow_right

Profile

keyboard_arrow_right

Sentences

keyboard_arrow_right

Vocabulary

keyboard_arrow_right

Reviews

keyboard_arrow_right

Lists

keyboard_arrow_right

Favorites

keyboard_arrow_right

Comments

keyboard_arrow_right

Comments on DostKaplan's sentences

keyboard_arrow_right

Wall messages

keyboard_arrow_right

Logs

keyboard_arrow_right

Audio

keyboard_arrow_right

Transcriptions

translate

Translate DostKaplan's sentences

DostKaplan's favorite sentences (total 57)

search Search
eng
Father wants to make me a doctor.
tur
New York'ta Ekim 1987 borsa krizi hâlâ etkili bir şekilde hatırlanmaktadır.
tur
O otuzu aşkın olamaz; o hâlâ yirmili yaşlarda olmalı.
tur
O, onu ileride kullanmak üzere bir kenara koydu.
tur
Dün artık mazi oldu. Yarın ise muamma. Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır.
tur
Tom yanlışlıkla harici hard disklerden birindeki tüm dosyaları sildi.
tur
İşte yine başlıyoruz.
tur
Tam o sırada, telefon çaldı.
tur
O, evlilik vasıtasıyla benimle akrabadır.
tur
Çitin üzerinden göremeyecek kadar çok kısaydı.
eng
I'm pretty sure that tower is 330 meters tall.
tur
Arkadaşım sandığım adam beni kandırdı.
eng
I had Tom make the call.
tur
O kadın beni ömür boyu ben olduğum için sevecekse ben onunla evlenirim.
tur
Transit halindeyim.
tur
Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var.
tur
Resimlerin hiçbirisinde yokum çünkü onları ben çektim.
tur
Zevk bütünüyle benim.
tur
Tom cesedin bulunduğu odanın kapı kolunda parmak izleri bıraktı.
tur
Tom'un sinirlenme nedeni hiçbir şey söylemememdi.
tur
Tom bankadan gelen caddenin öbür tarafında arabasında bekledi.
tur
"Bu eldivenler kime ait" "Lisa'ya."
tur
Uzun bir süre yürüdük.
tur
Tom'a çatındaki karı temizletmek için ne kadar ödemek zorunda kaldın?
tur
Politikacı siyahlar ve eşcinseller hakkındaki güncel Facebook gönderileri için özür diledi.
tur
Kastım bu değildi.
tur
Seninle her şey hoş, sensiz her şey boş.
eng
Gasoline isn't as cheap as it was when I first started driving.
tur
Bu elbise senin şişman görünmene sebep oluyor.
tur
Kendimi bildim bileli doktorların etrafındayım.
tur
Geçtiğimiz 30 yıl içinde gök bilimcileri radyo dalgaları, gama ışınları ve arasında kalan tüm enerjilerle evreni inceleme yeteneğini geliştirdiler. Bu yetenek evrenimizdeki şaşırtıcı olayları keşfetmemize imkan verdi.
tur
Başarısızlık için suçlanması gereken kişi Tom'dur.
tur
Tom birinin kendisini izleyip izlemediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.
tur
Bu denli sevdiği işini kaybetmesi Meryem'e büyük bir darbe oldu.
tur
O, olmasını beklediğimizden çok daha zordu.
tur
Reddedilmeyeceğinden eminim.
tur
"Peki Mary'den hoşlanıyor musun?" "Hoşlanmaz olur muyum? O inanılmaz bir kadın."
tur
İstemiş olduğunuz gibi, yeni çekilmiş bir vesikalık fotoğrafımı ekledim.
tur
Karısı ölen adam o.
tur
Dün Facebook'ta yayınlamış olduğum gönderiyi sildim.
tur
Tom mazisine bakıp, hayatta başarı gösterdiği bir şeyler olup olmadığını düşündü.
tur
Onlar muhtelif ebatlarda imal edilirler.
eng
You are expected to clean up your own mess yourself.
tur
Hatalarım için suçlanması gereken biri varsa o da benim, başka kimse değil.
tur
Biz koyu tenli insanlardan daha kolayca yanan mavi gözlü kırmızı saçlı kimselerin güneş ışığına karşı duyarlı olduğunu hepimiz biliyoruz.
tur
Hayırdır inşallah?
tur
Sadece onu sevdiğini söylemek yerine onu ne kadar çok sevdiğini gösterecek bir şey yap.
tur
# 2416352 numaralı cümle benim Tatoeba'da şimdiye kadarki ilk katkımdır.
tur
Müfettiş kimin neyi kime, nerede, ne zaman ve niçin yaptığını bilmek istiyor.
tur
Tom bana zafer kazanmışçasına baktı ve "Şah ve Mat." dedi.